Bireysel Danışmanlık nedir?

Bireysel Danışmanlık; duygusal zorlanmaların üstesinden gelebilmek, kendini tanıyabilmek, kendini keşfedebilmek konularında destek olmak amacıyla ve aynı zamanda bireyin hayat tatmini konusunda ilişkilerinin kalitesini ve işlevselliğini artırmasına yönelik destek olmaktır.
Bireylerin farkındalık geliştirerek amaçlarına daha yaklaşabilmelerine olanak sağlamaktır.

Terapist – Danışan iş birliği nedir?

Terapi süreci bir ekip çalışmasıdır. Danışan ve terapistin birlikte yol almasıdır. Danışan anlatır, terapist etik kurallar çerçevesinde kalarak dinler ve anlamlandırır.
Doğru iletişim, karşılıklı güven, empati kurma, gerçeği söylemek teröpatik ilişkinin temel bileşenleridir. Dolayısıyla terapi sürecinde sorumluluk ne sadece sadece terapisttedir ne sadece danışandadır. Karşılıklı işbirliği önemlidir.

Anne-Baba her zaman yaptığı bir şey olmamasına rağmen, istenmeyen bir yaklaşım içeresine girmiş ve uygun olmayan bir ceza yöntemini uygulamışsa, bu da çocuğu olumsuz etkiler mi?

Eğer çocuk temelde mutlu bir evde yaşıyorsa ve ailesinin, çevresindeki insanların birbirlerine ve kendisine karşı sevgi dolu olduğunu biliyorsa; yaşanan bir kavga veya adil olmayan bir ceza onun güvenliğine karşı bir tehdit oluşturmayacak. Kendisinin sevilmediğini düşünmeyecektir. Ebeveynlerinin genelde yapmış oldukları olumlu davranışlar, olumsuzları dengeleyecektir.
Baştan beri sevildiğini hisseden çocuk, ebeveyninin kusurlarıyla başa çıkmayı, durumu kontrol etmeyi öğrenecektir.
Tam tersi, baştan beri mutsuz bir aile ortamında yaşayan bundan dolayı sevgi güvenlik duygularından yoksun olduğuna inanan çocuk, kendisine verilen her cezayı, sevilmediğinin bir kanıtı olarak düşünebilir.

Tehdit içeren ebeveyn tutumu, çocuğu nasıl etkiler?

‘’Eğer uslu olmazsan seni sevmeyeceğim.’’
‘’Uslu olmazsan seni yatılı okula göndereceğim.’’
‘’Uslu olmazsan polis seni tutuklar.’’
‘’Sonunda intihar edeceğim.’’

Bunların hepsi çocuklarda kaygı yaratan birer tehdit unsurudur. Ancak terk etme tehdidi, onu sevmeme tehdidinden daha olumsuz etkilere sahiptir. En büyük öneme sahip olan ise intihar etmeyi içeren tehdittir ve bu tehdit çocuğu oldukça olumsuz etkiler. Son olarak ise; çocuğun anne ve baba arasındaki tartışmaya tanık olması ve doğal olarak ebeveynlerinden birinin gideceğinden korkması, çocuklarda kaygıyı fazlasıyla artırır. Evlilik içerisindeki huzursuzluktan dolayı terk edilme tehdidi ile karşı karşıya kalıyorsa, gerçek bir ayrılık durumunun çocuk üzerindeki etkisi ile de daha büyük ve aşılması zor bir hal alacaktır.

Allah korkusu terbiye aracı olarak kullanılmalı mıdır?

“Annesinin sözünü dinlemeyeni Allah taş yapar’”
“Yemeğini yemeyeni cehennemde yakar”
“Yaramazlık yaparsan Allah sana sopasıyla vurur”

gibi cümleler ile çokça zaman karşılaşmışızdır, birilerinden duymuş veya geçmişten hatırımızda kalmıştır. Bu tip cümleleri kullanan aileler, Allah korkusunu yanlış bir şekilde terbiye aracı olarak kullanmakla kalmayıp aynı zamanda kendisini suçlayan çocuğun ruh sağlığını da bozmuş olur.
Yapılması gereken Allah’ın çocuklar için günah yazmadığını sık sık vurgulamak, çocuğun Allah korkusu yerine Allah sevgisiyle yetişmesini sağlamak, Allah’ın seven, koruyan, affeden olduğunu öğretmektir.

Ebeveyn olarak sizden beklenen nelerdir?

– Yeterince çekingen olan ve bundan dolayı fazlasıyla zorlanan gençleri, tüm dikkatlerin üzerlerinde olacağı bir konuma zorla sokmayın.  (Mesela; gence misafirlere enstrüman çalması konusunda ısrar etmeyin)

– Ergen kendi arkadaşını kendi seçmek ister. Bundan hoşnutluk duyar. Siz bu konuda gerekli ortamın hazırlanmasında onlara yardımcı olabilirsiniz.

– Çocuğunuzu kendine güven duymaya yönlendirin. Sosyal etkinliklerini takdir edin.
– Bir ergenin fiziksel görünüşü, onun kendi meselesi olmalıdır. Bu ne kadar güç olsa da anne babanın bunu kabul etmesi gerekir.

– Kendi arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirdiğinde, ergenin istediği gibi giyinmesine izin verilmesi gerekir.
– Saç, sivilce ve lekeler ergen için en yaygın kaygı kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu konuda gence destek verilmeli, yardımcı olmaya çalışılmalıdır.
– Ergenin modayı, geçici hevesleri izlemesine izin verin.  Fiziksel görünüm bu yaş gençler için önemlidir. Fakat maddi gücünüzün yetmediği hiçbir şeyi satın almaya ikna olmayın.
– Ergen değişmekte olan bedenine uyum savaşı içindedir. O, kozadan kelebek olarak çıkmayı bekleyen tırtıla benzer.
– Konuşma biçimlerinden dolayı onları azarlamaktansa, ne anlatmaya çalıştıklarını ve bunun nedenlerini dinlemeye çalışın.
– Ergenin neler yaşamakta olduğunu, ergenin duygularını anlamaya çalışın. Kışkırtmaya çalışmayın.
– Bazı şeyleri mümkün olduğunca görmezden gelin.
– Hoşgörülü olmaya çalışın.
– Ergenin arkadaşları gibi olma isteğini anlamsız olarak nitelendirip reddetmeyin.
– Arkadaşları önünde onları eleştirerek onları utandırmayın, saygınlılarını yitirmelerine neden olmayın.
– Ebeveyn olarak tüm bunların sonsuza dek süreceği duygusuna kapılmayın. Bir- iki yıl içerisinde ergenin bu tür imajlara uyumlanmanın yerini, kendine özgü, bireysel bir görünüme sahip olma arzusuna bırakacaktır.

Anne –Baba, Kendi öfkesiyle nasıl başa çıkabilir?

Genelde anne ve babalar çocuğun olumsuz davranışlarını farklı yorumlayarak tepki verirler. Fakat unutmamalıyız ki;

– Tüm çocuklar bu evreyi yaşar dolayısıyla bunun sadece bir evre olduğu unutulmamalıdır.
– Yaşına göre bu davranışın doğal olduğu hatırlanmalıdır.

– O, gerçekte beni kızdırmak için bu hareketi yapmıyor olduğunu düşünmelisiniz.

– Doğal bir dürtüsellik olduğunu kendinize hatırlatmalısınız.

– O, ağlamasını veya kızgınlığını engelleyemiyor.

– Olayları kendi haline bırakmayı dene, durumu yaşa. Başa çıkabilirsin, sinirlenmemelisin.

Anne-Baba olarak kendi öfkenizle başa çıkabilmek için;
– Öncelikle sizi tetikleyen kışkırtıcı düşüncelerden vazgeçmeyi deneyin.
– Gerildiğiniz ve bunu fark ettiğiniz anda hızlı karar vermeden aklınızdan geçenleri düşünüp tartın ve kendi kendinize söylediklerinize kulak verin.

Yorumlarınızla çocuğunuzu bir kalıba koyarak etiketliyor musunuz? Yoksa problemi abartıyor musunuz? Sizi kışkırtan düşünceyi net bir şekilde belirlediğiniz taktirde, kendi kendinizi nasıl strese soktuğunuzu göreceksiniz. ‘Başa çıkabilirim’, ‘sakin olmalıyım’, ‘gerginliğe hiç gerek yok’ sözcüklerini tekrarlamalısınız.